Ödev Ara

YAHYA KEMAL BEYATLI CAHİT KÜLEBİ ŞİİRLERİ

SEVDA BAHÇESİ

Bir gül mahzun durur bahçede
Yaprakları yorgun.
Sen pembe güllerin en pembesi!
Hasta solgun.

Bir gül taze durur bahçede
Yaprakları diri.
Sen beyaz güllerin en beyazı
Sabahlar kadar iri.

Bir gül baygın durur bahçede
Yaprakları serin.
Sen sarı güllerin en sarısı
Yağmur gibisin.

Pembe gül hülyandır açılmış,
Beyaz gül yanakların,
Sarı gül dağınık saçlarınadır,
Ve mahzun kalbim ateş gibi
Yanan dudaklarındır.

GÜFTESİZ BESTE

Sizi dün bekledim o yollarda
Ki gezindikdi bir zaman karda,
Kararan gözlerimle rüzgarda
Sizi dün bekledim o yollarda!.

Sanıyordum unuttunuz adımı,
Dediniz hissedince maksadımı:
“Beni hala bu genç unutmadı mı
Ki bugün bekliyor bu yollarda?”

Nice sevdalılarla sevgililer
Aşkı yollarda böyle beklediler!
Nice sevdalılar da var ki diler
Akşam olsun bu kuytu yollarda!..

Yahya Kemal şiirlerinde aruza ve kafiyeye önem vermiştir. ‘Güftesiz Beste’ şiirindeki gibi anlatımda aruzun kalıplarına ve uyaklara sadık kalmıştır. Cahit Külebi ise şiirlerinde Yahya Kemal’den farklı olarak daha serbest bir tarzda yazmıştır. ‘Sevda Bahçesi’ şiiri Külebi’nin düzensiz şiirlerine verilebilecek en iyi örneklerdendir. Külebi bu şiirinde bir düzen kaygısından uzak, içinden geldiği gibi yazmıştır.

Yahya Kemal’in şiirlerinde derin anlamlar bulunur.Anlatımda çok titiz davranmıştır. Bazı şiirleri için yıllarca beklemiştir. Cahit Külebi ise şiirlerinde sade bir dil kullanmıştır.

Konu olarak da iki şair arasında farklılıklar göze çarpmaktadır. Yahya Kemal ölüm, İstanbul, milli duygular üzerine şiirler yazmıştır bu da onun şiirini diğerlerinde ayrı bir yere getirmiştir. Cahit Külebi ise daha çok insan öğesini ön planda tutmuştur. Onun şiirlerinde Anadolu insanı birçok yerde ortaya çıkar bu sayede de Külebinin şiirleri daha kolay okunur ve anlaşılır olmuştur.

KAR MUSİKİLERİ

Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu.
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.

Bir kuytu manastırda dualar gibi gamlı,
Yüzlerce ağızdan koro halinde devamlı,

Bir erganun ahengi yayılmakta derinden...
Duydumsa da zevk almadım İslav kederinden.

Zihnim bu şehirden bu devirden çok uzakta,
Tanburi Cemil Bey çalıyor eski plakta.

Birdenbire mes’udum işitmek hevesiyle,
Gönlüm dolu İstanbul’un en özlü sesiyle.

Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık,
Uykumda bütün bir gece Körfez’deyim artık !

HİKAYE

Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!

Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!

Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!

Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkıyalar basardı,
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!
Benim doğduğum köylerde
İnsanlar gülmesini bilmezdi,
Ben bu yüzden böyle naçar kalmışım
Gül biraz!
...

Yahya Kemal’in epik şiirlerinin olmasıyla birlikte genel olarak lirizm ön plandadır. Cahit Külebi’nin şiirleri için ise bu kadar net bir ayrıma gitmek kolay değildir. Külebi’nin şiirlerinde lirik, didaktik, pastoral ve epik şiir türlerinin hepsinden de bolca örnekler görülür.

Yahya Kemal’in şiirlerinde en çok kullandığı imgeleri ölüm, yokoluş, manevi sonsuzluktur. Cahit Külebi ise doğadan imgelere şiirlerinde daha çok yer vermiştir. Ağaçlar, çiçekler Külebi’nin şiirlerine doğrudan girmiş unsurlardır.

ZERDALİ AĞACI

Havalar güzel gidiyor
Sen de çiçek açtın erkenden
Küçük zerdali ağacım,
Aklın ermeden.

Bak kurt gibi kalın yapılı
Görmüş geçirmiş ağaçlara
Küçük zerdali ağacım,
Pişman olursun sonra.

Şimdi okşar da hafif hafif
Bir gün yerden yere çalar rüzgar
Küçük zerdali ağacım,
Sonra donarsın.

Sallansın dalların çocuklar gibi
Bakma güneş ısıtsın varsın
Küçük zerdali ağacım,
Sonra donarsın.
...