EISENSTEIN ve POTEMKIN ZIRHLISI
EISENSTEIN ve POTEMKIN ZIRHLISI
Varlikli bir Alman insaat mühendisi ve Rus bir annenin oglu olan Eisenstein, ömrünün ilk yillarini bir deniz kenti olan Riga'da geçirdi. 1910'da ailece Sen Petersburg'a tasindilar. Liseyi bitirdikten sonra yüksek ögrenimini Petrograd'ta mühendislik okulunda sürdürdü. Daha ilk gençligini yasarken çogu yasitlari gibi kendini Sovyet Devriminin derin depremleri arasinda buldu. 1918'de iç savas basladi. Sinemanin propaganda degerini bilen Sovyet yöneticileri kendi görüslerini yayarak halki egitmek için daha iç savas sirasinda sinemadan yararlanmak istemislerdi. Ancak özellikle Rusya'da hammadde yönünde büyük sikinti yasaniyordu. 1919 Agustos'unda Rus Film Sanayii devletlestirildi. 1919 basinda da Griffith'in Hosgörüsüzlük filmi Rusya'da gösterilmeye baslandi. Bu filmin gelecegin Rus yönetmenleri üzerindeki etkisi büyük oldu. 15 Ocak 1920'de özel kesimden arta kalan bütün stüdyolar devletin elinde toplandi. Yalniz bunlarin pek çogu harap durumdaydı
.Bu arada halki egitmek için ülkenin çesitli yerlerine propaganda trenleri gönderiliyor; bu trenlerden halka kitaplar dagitiliyor,toplantilar düzenleniyor, filmler çekiliyor, çekilen filmler gösteriliyordu. Iste bu trenlerde genç M.Sergei Eisenstein (1898-1948) de bulunuyordu. 1918 yilinda mühendislik ögrenimini yarida birakip dekorcu olarak Kizil Ordu' nun cephedeki tiyatro birimine geçmisti. Burada (ve daha sonra o zaman Rusya Tiyatro Teskilati'nin tümünü idare eden Wsewolod Meyerhold'un Moskova'daki tiyatrosunda) basta stilizasyon, karikatür ve genellestirme araciligiyla ulasmayi denedigi yeni bir dramatik realizm fikrini gelistirdi. Devrimci sanatiyla geleneksel burjuva sanatinin yerini almak istiyordu. Eisenstein 1924'en sonra sinemaya yöneldi.
Eisenstein ilk filmi olan "Grev"i(Staçka) 1924'te çekti. Bu filmiyle daha önce gelistirmekte oldugu film kuramini da uygulamada deneme firsatini ele geçirmisti. Çogu Rus yönetmenin öteki yönetmenlerden ayrilan yani, onlarin ayni zamanda kuramsal çalismalar da yapmalariydi.Nitekim Eisenstein 1923 yilinda montaja iliskin görüslerini yayinlamaya baslamisti. Eisenstein "Grev"de ilk kez kitle kavramini kullandi. Yani filmde kahraman olarak birey yoktu, bu bireylerin toplami olan bir kitle, topluluk vardi. Oyuncu kullaniminda da tiplemeye basvurdu. Belli bir tipin bütün özelliklerini inceliyor, sonra bu özelliklerden çogunu kendinde toplayan kimseyi bulup çikariyordu. Bundan baska kuraminin ( ve filmlerinin) asil agirlik noktasi olan montaji gelistirme yönünde ilk adimlari atti. Örnegin, filmin son bölümünde isçilerin grevinin bastirilmasini gösteren çekimlerle mezbahada bogazlanan hayvanlarin çekimlerini birlikte gösteriliyordu. Artik burada montaj, bir öykü anlatmak için degil; belli bir duygu, etki yaratmak, bir kavrami anlatmak için kullaniliyordu.
1925 yili, Çarlik Rusya'sindaki 1905 devriminin 20.yilina rastliyordu. Rus Tarihinin bu en önemli olaylarindan birini kutlamak için komite 1905 yilindaki olaylarla ilgili bir dizi filmin çekilmesine karar verdi. Komitenin onayladigi senaryolardan biri de Nina Agadjanova-Sutko'nun yazdigi "1905 yili" ydi. 1925 yili çoktan gelip çattigi halde kutlama komitesi, bu kadar genis çapta bir senaryoyu teslim edebilecegi bir yönetmeni hala seçememisti. Eisenstein'in ilk uzun filmi Grev'in Mart ayindaki özel gösterimleri üzerine komite nihayet kararini verdi ve sekiz bölükten olusan senaryo, ilk uzun metrajli filmini yeni tamamlamis olan 27 yasindaki delikanliya teslim edildi.
Eisenstein'a verilen proje "1905 yili" aslinda çok genisti.. Rus-Japon savasindan Moskova'daki ayaklanmaya kadar geçen olaylari kapsiyordu. Eisenstein "1905 yili" adli senaryonun genis olaylar dizisinden sadece Potemkin Zirhlisindaki ayaklanmayi ve Odessa merdivenleri bölümünü ele aldi.
Bu olayla ilgili yapitlari inceledi; ayaklanmaya katilan ve Odessa merdivenlerdeki kirimdan geriye sag kalanlarla konustu, kirimi gören bir Fransiz ressamin çizdigi resimleri buldu; senaryonun bu bölümünü yeniden yazdi. Böylelikle 1905 yilinin temel özelliklerini kendinde toplayan, derli toplu, saglam yapili bir film ortaya koydu.
Filmin konusu kisaca söyleydi: Potemkin Zirhlisi 1905 Haziraninda Odessa açiklarinda demirliydi. Odessa'da genel grev vardi. Gemideki erlere kokmus, kurtlarin kivir kivir kaynadigi etin yedirilmek istenmesi, barut fiçisini atesleyen bir kivilcim oldu. Çarlik rejiminin baskisini emirleri altindaki erlere uygulayan çar subaylarinin azililari denize atildi.. Önderlerinin öldürülmesine ragmen denizciler gemiyi ele geçirip 27 Hazirani 28'e baglayan gece Odessa limanina götürdüler. Denizciler sehirdeki grevi, Odessalilar ise zirhlidaki ayaklanmayi destekliyorlardi.Bu arada öldürülen denizcinin cenaze törenine katilan Odessa halkinin çarin askerleri tarafindan merhametsizce kursunlanmasi üzerine Potemkin Çarlik karargahini topa tuttu. Potemkin , Sivastopol'dan gelmekte olan filonun kendilerine katilacagini umuyordu Fakat filodan bekledigi destegi göremeyince Karadeniz'e açildi; yiyeceginin ve kömürünün tükenmesi üzerine Köstence Limani'na (Romanya) sigindi. Romen makamlari, denizcilere teslim olduklari taktirde siginma hakki taniyacaklarini bildirseler de denizciler bunu kabul etmediler. Fakat artik gemide hiç yiyecek ve yakit kalmamisti. Denizcilerin Feodasya'dan yiyecek saglamak için giristikleri deneme de sonuç vermeyince Potemkin Köstence'de Romenlere teslim oldu. (8 Temmuz 1905)Bu ayaklanma basarisizlikla sonuçlanmis, fakat ayni zamanda Çarin, ordu üzerindeki mutlak otoritesini kesinlikle sarsmisti.
Potemkin Zirhlisi, sinema sanatindaki bu devrimci niteligine ragmen, her çesit seyircinin kolaylikla anlayabilecegi sadelikteydi. Bu da her seyden önce Eisenstein'in söylemek istedigini en kestirme ve en etkili yoldan ortaya koymasindan ileri geliyordu. Potemkin Zirhlisi'nin içerigi ve sinema sanatina birçok yenilik getiren biçimi öylesine kaynasmisti ki sinemada yenilikleri hep güçlükle benimsemis olan seyirciler bile bu filmde hiçbir yadirgama duymuyorlardi. Bu sadelik ve açiklik ayni zamanda Potemkin Zirhlisi'nin, aradan geçen yarim yüzyila yakin zamana, bu arada sinema alaninda meydana gelen büyük ilerleme ve gelismelere ragmen; canliligindan , tazeliginden, yeniliginden hiçbir sey yitirmemesini sagliyordu.
Potemkin Zirhlisi, belgesel olamayan devrimci bir filmdi. Eisenstein filmi bes perdelik trajedi gibi düsünmüstü. I) Insanlar ve kurtlar II) Arka güvertedeki facia III) Kan "intikam" diye bagiriyor IV) Odessa merdivenleri V)Filonun arkasindan geçis. . Eisenstein ayrica dramatik bütünlügü saglamak için gerçek olaydan ana çizgileriyle ayrilmamis ama ayrintilariyla daha serbest kalmisti. Örnegin merdivenlerdeki kiyim gerçekte baska türlü olmustu.
Sonra, gemideki ayaklanmanin basinda söyle bir sahne vardir: Ayaklanan askerleri kursuna dizmek için üstlerine bir örtü örtülür ama öteki erler ates etmezler. Filmin gösterilmesinden sonra Eisenstein, Potemkin'de ayaklanan askerlerden bir mektup alir. Er örtünün altinda kendisinin de bulundugunu yazmaktadir. Eisenstein bu örtü olayinin gerçek olmayip kendi bulusu oldugunu yazamaz bu adama. Ancak kendi kurami açisindan önemli bir sonuç çikarir: Demek film, görgü tanigini bile güçlü bir empati ile etkileyip onun anilarindaki gerçek olayi degistirebilmektedir.
Eisenstein, Potemkin Zirhlisi adli filmiyle büyük basari kazandi. Eisenstein'in dünya çapinda ulastigi bu basari Sovyet filminin baslangicini haber vermekteydi. Eisenstein, Potemkin Zirhlisi adli filminden sonra 1917 Devrimini kahramanlarini konu alan "Ekim" (1918) ve Sovyet tariminin kollektiflesmesiyle ilgili "Genel Çizgi" (1929) Eisenstein fazla bir ilgi toplayamadi. Ekim adli filmin kahramani Lenin bitmesinden hemen önce gözden düsünce, yapitini kisa bir süre içinde yeniden gözden geçirmek zorunda kaldi.
Eisenstein 1929'da resmi makamlarda izin alarak dis ülkelere gitti. Avrupa'yi dolastiktan sonra Paramount'tan gelen teklifi kabul ederek Hollywood'a geçti. Burada digere projeler yaninda ,Thedor Dreiser'in romani olan "An Amerikan Tragedy-Insanlik Suçu"nun sinemaya uyarlanmasi üzerine çalistiysa da, senaryosunu stüdyonun öne sürdügü kosullara uydurmaya yanasmadi ve kontrati bozdu. Eisenstein 1932'de yazar Upton Sinclair'in yardimiyla "Que viva Mexico-Yasasin Meksika" adli dört bölümlük bir destani çevirmek üzere Meksika'ya gitti. Ne var ki bu film hiçbir zaman tamamlanamadi. Eisenstein filmin yapimcisiyla tartistiktan sonra 1933'te Sovyetler Birligi'ne döndü Eisenstein'in partiden resmen ayrildigina dair dedikodularin yani sira Meksika'da yasadigi skandal, dönüsünden sonra giderek elestirilere hedef olmasina neden oldu. Filmleri fazla sekilci ve siirsel bulunarak, yargilandi. Eisenstein, sonunda hatalarini resmen itiraf edince, kontrol altinda olmak sartiyla "Aleksandir Nevski" (1938) adli filmin çalismalarina baslayabildi. Alman tarikat sövalyelerine karsi savasi konu alan bu ortaçag destani, Sovyet kahramanlarini göklere çikarmakta ve kolektivizmin zaferiyle son bulmaktaydi. Sovyetler Birligi'nde basariya ulasan bu film, dis ülkeler için düs kirikligi oldu. Eisenstein "Ivan Grozni-Korkunç Ivan" (I.bölüm:1944, II.bölüm:1946) adlifilminde bu yurtseverlik/kahramanlik çizgisini sürdürdü. Filmin III.bölümü çekilemedi. Eisenstein, 50.yasgününden birkaç gün sonra Moskova'da hayata gözlerini yumdu.